İstanbul’un Sualtı Yaşamı Projesi  2006 yılının 16 Mayıs – 4 Haziran tarihleri arasında, İstanbul Boğazı ve Adalar bölgesinde çekilen sualtı fotoğraf ve video görüntülerinden oluşan bir projedir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ tarafından yaptırılan bu proje; kitap, açık hava sergisi ve belgesel film olarak İstanbul’un sualtı yaşamının tanıtılması ile ilgili bir belge olması açısından ilktir. Alptekin Baloğlu, bu projeyi yapma nedenlerini şöyle açıklıyor:

“Bu projeyi yapılmasını gerektiren o kadar çok soru vardı ki, bunlara kayıtsız kalmak imkânsız idi. Dünyada eşi benzeri olmayan bu şehrin insanları, etraflarını çevreleyen denizlerinin altında yaşayan güzelliklerden haberdar mı? Marmara Denizi’nde sualtında yaşam devam ediyor mu? Yapılan çevre temizlik çalışmaları sonuç veriyor mu, yoksa her şey için çok mu geç kalındı? Çocuklarımıza mavi bir deniz mi yoksa kurak bir çöl mü bırakacağız? Haliç temizleniyor, gözle görülür bu temizlenmede sualtı canlıları da aynı düşüncede mi? Karadeniz’e kapı olan İstanbul Boğazı kalkandan lüfere kadar balıkların geçiş ve büyüme noktaları olmaya devam edebilecek mi?

Yıllar önce koku ve mikroptan geçilmeyen denizlerimizi hayata geri döndürebilmek ve koruyabilmek için birçok yatırımlar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor, artık nefes almaya başlayan bu suların korunmasına şehrin gerçek sahiplerini yani halkımızı ortak etmeliyiz. Nasıl mı? Bir şeyi koruyabilmek önce onu iyice tanımaktan geçer. İnsan eğer tanır ve özelliklerini öğrenirse onu sever ve sevdiği şeyden mahrum kalmamak için de koruma çabası içine girer.

İşte bu nedenle, Asya ve Avrupa’nın ortak sualtı yaşamının yani dünya şehri İstanbul’un sualtı yaşamının tanıtılması için “İstanbul’un Sualtı Yaşamı” görüntüleme çalışmaları yapıldı”.

Alptekin Baloğlu ve ekibi, Mayıs ayında İstanbul’un 20 farklı noktasında dalış yaptı. 15 gün süren araştırma ve görüntüleme dalışlarında 3060 sualtı fotoğrafı, 4100 kara fotoğrafı, 25 saat video görüntüsü çekildi ve ilk kez İstanbul’un sualtı yaşamı belgelenmiş oldu.

Ortaya çıkan bilgi ve belgelerden olaşan açık hava sergisi, 20 gün boyunca Taksim meydanında İstanbullular ile buluştu. 224 sayfalık bir kitap ve 80 dakikalık bir belgesel film hazırlandı.

İçerisinde üç boyutlu fotoğraflarında bulunduğu bu çalışmalara İstanbulluların gösterdiği ilgi çok büyüktü. Her gün gördükleri İstanbul Boğazı’nın altında bu kadar renkli ve çeşitli sualtı canlılarının olacağını tahmin bile edemeyenler, gördükleri fotoğraflardan sonra çok etkilenmişler ve onların korunması için yapılan çalışmalara ortak olmayı öğrenmişlerdi.

Anadolu Feneri, Ortaköy, Bebek, Çengelköy gibi İstanbul Boğazı’nda yapılan her dalışta karşılaşılmış olan denizatları en çok ilgi gören balıklardı. İstanbul’un sualtı yaşamına bir sembol olabilecek kadar çok görülmüş olan ve nesli tükenme tehlikesinde bulunan, koruma altına alınmış denizatlarının Boğaziçi’nde varlığı çok sevindiriciydi.

İki hafta içinde görüntülenen canlılardan kalkan balığı, dil balığı, tekir, izmarit, mezgit, istavrit, gümüş, iskorpit, gelincik gibi ticari balıklar Boğaz’da yaşamın hala devam ettiğini gösteriyordu. Sürü balıklar ile beslenen yunusların bolluğu ise bu sürülerin yoğunluğunu gösteriyordu.

Haliç gibi, on yıl önce kokudan yanına yaklaşılamayan bir bölgede ilk kez görüntülenen deniztavşanı önemli bir belge niteliğindeydi. Çiftleşen yengeçlerin bolluğu ve denizden alınan örneklerde bolca görülen yengeç larvaları, Haliç’te yaşam zincirinin devam ettiğinin göstergesiydi. Bu tür besinlerle beslenen istavrit gibi sürü balıkların tekrar Haliç’e girmesinin nedeni de bu yaşam ve besin zincirinin başlamış olmasıydı.

Tropik denizlerde görmeye alıştığımız renkli yumuşak mercanların Adalar bölgesinde görüntülenmesi kadar, nesli tükenmeye yüz tutan ıstakozların da hala var olduğunu belgelemek de heyecan vericiydi. Sadece balıklar değil, deniztavşanları, anemonlar, süngerler, örümcek yengeçleri, keşiş yengeçleri, şakayıklar, tekeler gibi diğer sualtı canlılarının da belgelenmiş olması tür çeşitliliği açısından önemliydi.

Alptekin Baloğlu tarafından İstanbul’da yapılan ilk sualtı belgeleme çalışması sonrası ortaya çıkan “İstanbul’un Sualtı Yaşamı” adlı kitap, farklı bir özelliğe de sahip. Özel hazırlanan gözlük ile bakıldığında, üç boyutlu görülen sualtı fotoğrafları sayesinde dalış yapmasanız bile bu güzel sualtı canlılarını gerçekmiş gibi yanı başınızda hissedeceksiniz.

Dalış Bölgeleri:

Poyraz Limanı
Fil Burnu
Türkeli Feneri
Anadolu Feneri
Yeniköy
İstinye
Bebek
Ortaköy
Çengelköy
Unkapanı Köprüsü
Haliç Su Fıskiyesi
Balat İskelesi
Kız Kulesi
Bostancı 2. Çakarı
Büyükada
Büyükada Çakarı
Yassıada
Sivriada
Burgazada
Balıkçı Adası

 

Rakamlarla İstanbul’un Sualtı Yaşamı:

16 Mayıs – 4 Haziran 2006 tarihleri arasında;
15 dalış gününde
20 dalış noktasında
15 kişilik bir ekiple
Toplamda 60 dalış yapıldı
45 saat sualtında kalındı
En sığ dalış 5 m.
En derin dalış 35 m.ye yapıldı
Su ısısı 6 – 15 derece arasında
4100 adet kara fotoğrafı çekildi
3060 adet sualtı fotoğrafı çekildi
25 saat kara video çekimi
15 saat sualtı video çekimi
15 saat ROV (sualtı robot kamera) sualtı çekimi yapıldı