Bizler bu sakin ama her anı heyecan dolu dünyayı, sualtında arayan sekiz şanslı arkadaşız… Bu yüzden bir araya gelip 2010 yılının Ekim ayında Kızıldeniz’in mavi sularına bir haftalık bir dalış turu yaptık.
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, yaşam bize birçok sorumluluk yüklüyor. Çok çalışmak zorundayız; mutlu bir aile yaşantımız olsun diye, işlerimizde başarılı olup bu dünyada olumlu bir iz bırakabilmek için, sevmek ve sevilmenin önemini hissetmek için, mutluluk denen ve ne olduğu herkesçe farklı olan duyguları yaşamak için, çok ama çok çalışıyoruz. Yoruluyoruz; hem beden olarak hem de beyin olarak… Bazen kaçmak istiyor, herşeyden uzaklaşabileceğimiz bizi mutlu edecek sakin bir dünya arıyoruz.
Bizler bu sakin ama her anı heyecan dolu dünyayı, sualtında arayan sekiz şanslı arkadaşız…
Bu yüzden bir araya gelip 2010 yılının Ekim ayında Kızıldeniz’in mavi sularına bir haftalık bir dalış turu yaptık. Bir hafta boyunca her sabah saat altıda kalktık ve günün ilk dalışını yaptık. Bir saat boyunca uykudan yeni uyanan sualtı dünyasına tanıklık ettik. Gördüklerimizi anlatırken ikinci dalış için hazırlanmaya başlamıştık bile. Öğle yemeğinden sonra ise üçüncü dalışımızı, saat altıda ise son dalışımız olan gece dalışını yapıyorduk. Her günün dört saatini sualtında geçiriyorduk. Neden her sabah bu kadar erken kalkıyorduk? Neden hiç sıkılmıyorduk? Neden bu bir hafta bitmesin diye düşünüyorduk?
İşte bu kitapla bir hafta boyunca Kızıldeniz’de tanıklık ettiklerimizi ve doğadan öğrendiklerimizi sizlerle paylaşmak istedik. Çünkü yaşadığımız bu güzel dünyamızı ve denizleri korumak için ilk önce neyi korumamız gerektiğinizi tanımalıyız. Tanıdığımız şeyi seversek ona saygı duyarız ve saygı duyduğumuzu da elimizden uçup gitmesin diye koruruz.
Dalış Ekibi: Alptekin Baloğlu, Ali Sabancı, Birkan Babakol, Emre Kurttepeli, Turgut Gürsoy, M.Kemal Cılız, Tarkan Ersubaşı, Haluk Emiroğlu